Son
30 yıl içerisinde özellikle gelişmiş ülkelerde
hem allerjik rinit hemde bronşiyal astım
prevalansı bir artış göstermiştir. Genel olarak
allerjik riniti olan hastaların bronşial astım
geliştirme şanslarının normal populasyonun 4
katıkadar olduğu kabul edilmektedir. Yirmi üç
yıl süren prospektif bir çalışmada lise
yıllarında alerjik riniti olan gençlerin riniti
olmayanlara nazaran 3 kat daha fazla astım
problemi ile karşılaştıklarıtespit edilmiştir.
Bütün bu epidemiyolojik çalışmalara karşın
solunum sistemi allerjisi olan hastalarda
problemin burundan başladığını veya allerjik
rinitin bronşial astımda doğrudan rol oynadığını
söylemek kolay değildir. Hastaların birçoğunda
aile hikayesi bulunmakla beraber kesin genetik
kanıtlar henüz mevcut değildir. Burun ve alt
solunum yollarının allerjik problemlerinde
karakteristik olan immünglobulin-E'ye bağlı mast
hücrelerinden mediatörlerin salgılanması, ortaya
çıkan mast hücrelerinin kaynağının histamin,
araşidonik asit metabolitleri, kinin ve triptaz
salınımı olduğunu gösterilmiştir. Genel klinik
kanı rinit tedavisi ile bronşial astım
semptomlarının gerilediği yönünde olmasına
karşın ancak son yıllarda kontrollü klinik
çalışmalar ile bu etki araştırılmıştır.
Epidemiyolojik çalışmalarda allerjik rinit ve
bronşial astımın sıklıkla birlikte görülebildiği
belirtilmektedir. Bazıallerjik rinitli
hastalarda, bronşial astım olmaksızın non-spesifik
bronşial hiperreaktivite olduğu gösterilmiştir.
Bronşial astımı olan allerjik rinitli hastalarda
intranasal kortikosteroid, dekonjestanlı veya
dekonjestansız antihistaminik kullanımı bronşial
astım şikayetlerinde de gerilemeye sebep
olmaktadır. Burun ve alt solunum yolları
arasındaki fizyopatolojik ilişki tam anlamı ile
açıklanamamakla beraber rinitli hastalarda alt
solunum yolları disfonksiyonuna yolaçan,
bronşial astım kliniğini ortaya çıkaran çeşitli
mekanizmalar tariflenmiştir. Laboratuar ve
klinik araştırmalar rinit'in (allerjik veya non-allerjik)
tedavisi ile bronşial astım kliniğinde de
düzelme sağlandığını göstermektedir. Henüz
karanlıkta kalan noktaları açıklığa kavuşturmak
amacı île uzun süreli, kontrollü çalışmaların
planlanması gerekmektedir.
Genel klinik tecrübe rinosinüzitin de bronşial
astımıprovake ettiği ve rinosinüzit tedavisi ile
bronşial astım şikayetlerinde de gerileme
olduğudur. Rinosinüzit ile bronşial astım
arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar iki
hastalığın da alevlenmeler ve kendiliğinden
remisyonlar göstermesi ile güçleşmektedir.
Bronşial astım ve rinosinüzitin tıbbi
tedavisindeki sürekli gelişmeler ve
hastalıkların şiddetinin objektif
saptanmasındaki zorluklar nedeni ile çalışmalar
optimal sonuçlanmayabilmektedir. Bronşial
hiperreaktiviteye sebep olan, bronşial astım
semptomlarını alevlendiren kronik rinosinüzitin
sfenoetmoidektomi veya endoskopik sinüs
cerrahisi ile tedavisini takiben alt solunum
yolları şikayetlerinin de gerilediği
belirtilmektedir. Stammberger intrinsik astımı
olan kronik rinosinüzitli hastaların % 70'inde
endoskopik cerrahiyi takiben bronşial astım
şikayetlerinde gerileme rapor etmiştir.
|